10 Nisan 2017 Pazartesi

Coğrafyada Yeni Terimler

KONGLOMERA:Kum ve çakıl taşların birleşmesi ve zamanla sertleşmesi sonucu oluşan kütlelerdir.

EPİJENİK VADİ:Dirençsiz bir arazide akan akarsu araziye gömülür.Alt tabaka sert kütleye geldiğinde onu da aşındırmaya devam eder. Fakat sert kütleler yana aşınmadan sadece derine doğru aşınır.Üstteki yumuşak katmanlar aşınıp, süpürüldüğünde sert kütle üzerinde kenarları dik bir boğaz vadi ortaya çıkar.


ELNİNO: Doğu Büyük Okyanus yüzey sularının sıcaklığındaki büyük salınımlar ve bunların yol açtığı atmosferik olayların genel adı.

ETNOLOJİ: Coğrafyanın yararlandığı terimlerdir. Olayların köken ve temelini araştırır.

JEODEZİ: Yer kürenin şekli,büyüklüğü, boyutları ve kürenin düzleme aktarılması gibi konularıyla uğraşan bir yer bilimidir.

JEOFİZİK : Atmosfer, hidrosfer ve taşkürenin iziki özelliklerini inceler.


KOKURDANLAR: Karstik şekiller arasında sık görülenlerden birisi olan dolinlerdir.

SİSMOGRAF: Yer hareketlerini sürekli olarak kaydederek yer sarsıntılarının büyüklüğünü,süresini,büyüklüğünü,süresini,merkezini ve saatiini saptamaya yarayan aygıt.

BAROMETRE: Atmosfer basıncını ölçer.

MERCATOR PROJEKSİYONU: Kürenin, kendisine ekvatorda teğet olan silindire iz düşümüdür.

LİMNOLOJİ: Göl bilimi.


LOJİSTİK: Malın en güvenli ve az yakıt kullanarak hedefe ulaşması.

ANTESEDANT VADİ : Yükselmeye uğramış bir vadi yöresinde,daha önce orada var olan akarsu, bu yükselmeye ayak uydurmuştur. Yatak böylece derinleşerek boğaz şeklinde vadi oluşmuştur.Vadinin o kesiminde bir dağ yükselirken derin bir vadi ortaya çıkmıştır.

Coğrafya Okulları

1) İSKENDERİYE COĞRAFYA OKULLARI 

2)HARRAN COĞRAFYA OKULLARI

3)BELH COĞRAFYAOKULLARI

4)IRAK COĞRAFYA OKULLARI

5)ENDÜLÜS COĞRAFYA OKULLARI 
belh coğrafya okulu ile ilgili görsel sonucubelh coğrafya okulu ile ilgili görsel sonucu

Sıradışı Mekanlar

Shiprock, New Mexico
New Mexico'daki Shiprock kaya oluşumu
New Mexico çölünde zemininden 500 metre yüksekliğe ulaşan bu kayalık aynı zamanda Navajo yerlileri için de kutsal bir mekan. Hala da Navajo ulusu tarafından yönetilen bu yer, 17 km. uzaktaki bir kasabayla da aynı adı taşıyor.
Çölün ortasında yol alan bir gemiyi andıran dev kayalık, birçok filme ve hikayeye konu olduğu gibi, tırmanışçıların ve tabii ki fotoğrafçıların da ilgi odağı.
Cehennem Kapısı – Türkmenistan
Cehennemin Kapıları - Türkmenistan
Mekan 70’li yıllarda insan eliyle yaratılmış. Bölgede bulunan doğalgaz rezervlerinden kaynaklanan olay, çukurun içinden sızan fazla doğalgazın Sovyet mühendisler tarafından tutuşturulmasıyla meydana gelmiş.
Ateşin birkaç hafta içinde söneceği düşünülmüş ama yaklaşık 40 yıldır orada, içi kaynayan çamurla dolu 70 metre genişliğinde dev bir çukur var. Buraya "Cehennem Kapısı" deniyor çünkü alevlere fazla yaklaşırsanız kendinizi cehennemdeymişsiniz gibi hissetmeniz olası.
Şampanya Havuzu, Waiotapu – Yeni Zelanda
Waiotapu'daki kutsal jeotermal sular
Maori savaşçılarının ağrıyan kaslarını ve ruhlarını dinlendirmek için geldikleri bu hidrotermal oluşum, yaklaşık 900 yıl önce (jeoloji bilimine göre çok taze sayılır) meydana gelmiş.
Oluşuma bu eşsiz rengini veren şey, yeraltından kaynayarak gelen suyun içindeki farklı mineraller. Suyun içerdiği yüksek orandaki karbondioksit ise onun sürekli şampanya gibi köpüklü olmasını sağlıyor.
Büyük Mavi Çukur – Belize
Belize’nin 70 km. açığında yer alan Denizfeneri Resifi’nde bulunan “Mavi Çukur”, dalgıçların isimlendirdiği diğer birçok mavi çukurdan biraz daha farklı ve 124 metre derinliğindeki bu çukurun dalgıçlık camiasında özel bir yeri var.
Burayı özel kılan şey ise efsane dalgıç Jacques Costeau’nun Mavi Çukur’u dünyanın en önemli 10 dalış mekanından biri ilan etmesi olmuş. Daha sonra UNESCO’nun dünya mirası olarak tescil ettiği mekan, türünün en derini değil aslında. Bahamalar’daki “Dean's Blue Hole”, 200 metre derinliği ile bu rekoru elinde tutuyor fakat onun dibini görebilecek kadar çılgın dalgıçlar da kolay bulunmuyor.
Yedi Devler Kayalıkları, Sibirya – Rusya
Stefan Glowacz Yedi Devler kayalarının tepesinde
Kuzey Urallar’da, Sibirya'nın ortasında yer alan kayalıklar efsaneye göre, kaçarken donan gerçek dev askerlermiş. 
Dünyada fazla tanınmasa da Rusya’da çok ünlü olan bu kayalıkların yüksekliği 30 - 40 metre arasında değişiyor. Yanlarına ulaşmak normal şartlarda oldukça zorlu bir yolculuk gerektiriyor ama tecrübeli tırmanışçı Stefan Glowacz “Red Bull 7 Giants" projesiyle zirvelere ulaşmayı başarmıştı.
Angel Şelalesi, Venezuela
Angel Şelalesi - Venezuela
Venezuela’daki yaklaşık 1000 metre yüksekliğindeki Angel Şelalesi, kesintisiz olarak dökülen dünyanın en yüksek şelalesi olarak kabul ediliyor. Auyantepui Dağı'ndaki Canaima Ulusal Parkı’nda yer alan mekan aynı zamanda Pixar yapımı UP isimli filme de konu olmuştu (orada “Cennet Şelalesi” olarak anılıyordu). 
Mekan adını, şelalenin üzerinden ilk defa uçarak geçen ve daha sonra buraya inerek 30 yıl kadar yaşayan Amerikalı havacı Jimmie Angel’dan alıyor. 

9 Nisan 2017 Pazar

GeoGuessr


Öğrenme Çıktısı

  Öğrenme çıktıları bir öğrencinin öğrenme sürecini tamamladıktan sonra neleri bilmesi,anlaması ve yapabilmesi gerektiğini açıklayan ifadelerdir.
       
       Bazı öğrenme çıktılarım:

  • Coğrafyanın babası kimdir ?  Hekataios
  • Koordinat sistemini ilk kez kim bulmuştur ? Eratostenes
  • İlyada ve Odessa kimin eserleridir ? Homeros
  • Kitab-ı Bahriye kimin eseridir ? Piri Reis
  • Hubble teleskobu nerededir ? Uzayda,900 km yükseklikte
  • Coğrafya kavramını ilk kez kim kullanmıştır ? Eratostenes
  • Portolan nedir ? Limanların birbirlerine göre konumunu,açısını gösteren liman rehberi.
  • Dünyanın bilinen en eski haritasi hangisidir ? Çatalhöyük haritası
  • Bataklıkta su bölümü çizgisini belirlemek neden zordur ? Suyun ne tarafa aktığı belli değildir
  •            


Geçmişte Çizilmiş Haritalar

Harita yeryüzünde ya da diğer gök cisimlerinde yer alan, doğal ya da yapay topografik objelerin (orman, nehir, otoyol, bina, ağaç...vb) veya mekansal ilişkisi bulunan konuların (hava kirliliği, gelir dağılımı, yağış oranı...vb) belirli bir ölçek dahilinde, bir takım kartografik kurallar uygulanılarak 2 veya 3 boyutlu bir yüzey (kağıt, cam, bilgisayar ekranı, kabartma yüzey...vb) üzerine aktarılmasıdır.

Harita bir ülkenin kartvizitidir. Haritanın bir estetik, bir güzellik sembolünün ve araziyi doğru olarak temsil etmesinin yanında bir haritanın bir çok proje çalışmalarında altlık olarak kullanılması, bir çok işlemlerde ilk başvurulacak kaynak olması ve haritasız hiç bir teknik projenin yapılamaması ve yürütülememesi haritanın ne denli önemli bir araç olduğunu göstermektedir.

Her dönemde insanlar harita çizmişlerdir veya çizmeye çalışmıştır.Aşağıda bunlardan bazılarını göreceğiz.
                                            
1.En Eski Harita, Çatalhöyük Şehir Planı

 2.Heredot Haritası


 3.Strabon’un Geliştirdiği Dünya Modeli 
4.İdrisi’nin Arap Dünyası Haritası
5.Ebstorf Haritası
 6.Hereford Haritası

7.Kaşgarlı Mahmut’un Dünya Haritası


8.Mürsiyeli İbrahim Akdeniz Portolonu 
9.Piri Reis’in 1513 Tarihli Dünya Haritası

Projeksiyon Yöntemleri

Haritalardaki şekil ve alan bozulmalarının en aza indirilebilmesi için oluşturulan özel çizim yöntemlerine projeksiyon yöntemleri denir.
Projeksiyon Seçimi Neye Göre Yapılır;
• çizim ölçeğine
• haritası yapılacak bölgenin yerine
• haritası yapılacak bölgenin büyüklüğüne bağlı olarak değişir.

Harita çiziminde silindirik, konik ve düzlem projeksiyonlar kullanılır.
Şimdi isterseniz gelin bu projeksiyon türlerini tanıyalım.

1. Silindir Projeksiyon

Düzlemin, model kürenin çevresine silindir şeklinde sarılmasıyla oluşturulur. İz düşüm yöntemi ile paralel ve meridyenler silindir düzleme aktarılır. Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe alan bozulmaları görülür ve şekiller büyür. Model kürenin tamamı düzleme aktarılır. Bu yöntem daha çok deniz ve hava ulaşımında yararlanılan haritaların hazırlanmasında kullanılır.Tüm dünyanın gösterilmesi gereken haritalar bu projeksiyonla çizilir.




2. Konik Projeksiyon
Düzlemin, model kürenin çevresine koni şeklinde sarılmasıyla oluşturulur. İzdüşüm metodu ile paralel ve meridyenler koni düzleme aktarılır. Bu yöntemle çizilmiş haritalarda şekiller bozulur ama alanlar korunur. Orta enlemler ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır. Model kürenin tamamı düzleme aktarılamaz ( Dünya’nın yarısı aktarılabilir.)
konik projeksiyon

3. Düzlem Projeksiyon


Bir düzlemin model küreye kutup noktalarından veya Ekvator’dan teğet olarak tutulmasıyla oluşturulan bu çizimde açılar korunurken şekil ve alanlarda bozulmalar meydana gelir. Bu yöntem daha çok dar alanların ve büyük ölçekli haritaların çiziminde kullanılır. Kutup noktası merkez alınan bir düzlem projeksiyonda kutuplardan ekvatora doğru hata oranı artacaktır. Model kürenin en fazla yarısı düzleme aktarılır.

duzlem projeksiyon

Coğrafyanın Bölümleri

COĞRAFYANIN BÖLÜMLERİ VE ÖZELLİKLERİ

     Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :

     1. Genel Coğrafya              

          A. Fiziki Coğrafya

               a) Jeomorfoloji

               b) Klimatoloji

               c) Biyocoğrafya

               d) Hidrografya

          B. Beşeri Coğrafya

          C. Ekonomik Coğrafya

     2. Yerel Coğrafya                 

        A) Bölge Coğrafyası

        B) Ülke Coğrafyası

        C) Kıta coğrafyası

    

1. GENEL COĞRAFYA :  Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma  yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.

    

A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri  başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.

     Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.



     Klimatoloji( İklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.

     Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : İnsan hariç yeryüzündeki diğer canlıların (  hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.

     Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .



B) Beşeri Coğrafya :  Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.             

İnsanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin İnsanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , İnsanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .



C) Ekonomik Coğrafya : İnsanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.



2. YEREL COĞRAFYA :  Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.

Coğrafyacılar

Piri Reis
1470 – 1554 yılları arasında yaşamıştır. Büyük Türk Amirali Piri Reis devrinin en ünlü Türk kartoğrafıdır. Dünya haritasını hazırlayan ilk Türk ünvanına sahiptir. Bu haritanın sadece Amerika’yı gösteren paftası günümüze ulaşmıştır. Eseri Kitab-ı Bahriyedir.
Tales
M.Ö. 636 – 546 yılları arasında yaşamıştır. Ege kıyısında bulunan Milet’te doğmuştur. Daha çok matematik alanında çalışma yapmıştır.
Coğrafi görüş olarak dünyanın şeki hakkında bir teori ortaya atmıştır. Tales’e göre dünya okyanuslar üzerinde yüzen bir diske benzer ve de yuvarlaktır.
Eratostenes
M.Ö. 276 – 195 yılları arasında yaşamıştır. Asvan’da doğmuştur. Öğrenimini Atina’da yaptıktan sonra İskenderiye’ye yerleşerek çalışmalarını orada sürdürmüştür. Coğrafya ismini ilk kullanan kişi olduğu için coğrafya ilminin adını ilk koyan kişi olarak bilinir. Dünyanın ekvator üzerinde çevre uzunluğunu ve bir derecelik meridyen yayını hesaplamıştır. Bölgesel coğrafyanın gelişmesine de katkısı olmuştur.
Batlamyus
Doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmemektedir. Mısır’da MS. I.Yüzyılda doğduğu söylenmektedir. Roma İmp. devri coğrafyacısı olduğu kabul edilir. Roma imparatorluğu devrinde dünyayı en gerçekçi bir şekilde tasvir etmiş coğrafyacı olarak bilinir. Hazırladığı dünya haritası gerçeğe nispeten yakındır. Çalışmalarında bugünkü Hint Okyanusu güneyinde büyük bir kara parçası bulunduğunu ileri sürmüş, ve bu kara parçasının daha sonradan Antarktika olduğu anlaşılacaktır.
 Heredotos
Tarihin babası olarak kabul edilen Heredot, aynı zamanda coğrafya biliminin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Trakya, Anadolu ve Asya ülkelerine geziler yapmıştır. Dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu. Çizdiği dünya haritasında, Avrupa’yı, Asya ve Afrika’dan daha uzun göstermiş, Asya’nın doğusu, Avrupa’nın kuzeyini ihmal etmiş, Hindistan çizimi konusunda hatalar yapmıştır. Ancak bu hatalara rağmen dönemin bilgileri açısından önemli bir çalışma olarak kabul edilmektedir. Heredot’un ortaya koyduğu en önemli gerçek diğer coğrafyacılardan farklı olarak Hazar denizinin bir iç deniz olduğunu ve Afrika’nın bir denizle çevrili olduğunu belirlemiş olmasıdır.
Anaksimenes
Anaksimenes (M.Ö. 550 – 480), yeryüzünü bir dikdörtgene benzeterek, dairesel bir denizin onu çevrelediğini savunmuştur. Gecelerin yüksek dağların güneş ışınlarını engellemesiyle oluştuğun inanmaktaydı.  Güneş ve ay ile diğer yıldızlar arasında ilk kez olarak bir ayırım yapmış, güneşin kendi ışığına sahip olduğu yerde, ay da dahil olmak üzere, diğer gök cisimlerinin güneşin ışığını yansıttığını söylerken, güneş ve ay tutulmalarına ilişkin olarak da doğru bir açıklama getirmiştir.
Anaksimendros
Milattan önce 610 yılında Miletos’ta doğan Yunan doğa filozofu Anaksimandros, astronominin kurucusu ve ilk kez bir kozmoloji ya da dünya üzerine sistematik felsefe görüşü getiren filozof kabul edilir. Ona göre de her şeyin kökeninde sonsuzluk (Aperion) vardı. Yer kürenin uzayda diğer bütün nesnelerden eşit uzaklıkta hiçbir yere bağlı olmadan yüzdüğüne inanıyordu. Duyularımızla algıladığımız kadarıyla yer kürenin yüzeyi engebeli ama bütün olarak düşünüldüğünde düzdü bu nedenle Anaksimandros yer kürenin davul biçiminde olduğunu ileri sürdü ve bu gerçekten yola çıkarak davulun öteki yüzünde yaşayan insanlar olabilirdi. Anaksimandros karalar ile okyanus sınırını çizen ilk insandı. Düzenli ve anlaşılır bir evreni ifade etmek için ilk defa kozmos sözcüğünü kullanmıştır. Tutulmalardan yararlanarak Güneş’in yarıçapının Yer yarıçapının 27 katı olduğunu tahmin etmiştir. Ona göre Güneş’in Yer’e olan uzaklığı Güneş çapının 27 katı idi. Ay’ın uzaklığını ise Yer yarıçapının 19 katı olarak hesaplamıştır. Çok seyahat yapmış ve bir Dünya haritası çizmiştir. Yunan dünyasını bu haritanın ortasına koymuş, Avrupa ve Asya’yı ise onun çevresine yerleştirmiştir. Anaksimandros’a göre, bütün kara kitlesini okyanus denilen büyük bir deniz kuşatmıştır. Anaksimandros’a göre insan, balıktan gelir; çünkü balığın kökeni insanlarınkinden daha kolay açıklanabilmektedir. Bu bakımdan Anaksimandros, evrim kuramlarının öncülerinden sayılabilir.

Coğrafya'nın Dört Geleneği

William D. Pattison tarafından yazılan ve ilk kez the Journal of Geography’de 1964 yılında yayımlanan bu makale (W.D. Pattison, "The Four Traditions of Geography" Journal of Geography Vol. 63 no. 5: 211-216), Amerikan cografyasındaki temel egilimler hakkında kısa ve mükemmel bir analiz ortaya koyar. Bu makale, cografyanın genis perspektifinin halk, cografya ögretmenleri ve profesyonel cografyacıların rahatça anlayabilecegi bir kaç cümle ile ifade edilmesine imkan saglamıstır. Pattison, tespit ettigi yaklasımların cografi çalısmalar içerisinde eskiden beri var olan gelenekler oldugunu, dolayısı ile bunların cografyacıların zihnindeki toparlayıcı temalar oldugunu belirtmektedir. Bu gelenekler, mekansal, saha çalısmaları (bölgesel), insan-çevre ve yer bilimi gelenegi olarak ayrılmıstır. Cografyanın Dört Gelenegi yayımlandıktan sonra, bütün cografyacılar arasında hemen kabul görmüs ve cografyacı olmayanlara da cografyanın nasıl anlasılması gerektigine dair net mesajlar vermistir. Makaleyi özgün yapan yanlardan birisi de, yayım tarihinden sonra
cografyada ortaya çıkan yeniliklerin de bu gelenekler içerisinde degerlendirilebilmesidir. O yüzden, aradan geçen 40 yıl içerisinde makale, Amerikan cografyasının klasik makaleleri arasına girmistir. Bugün Amerika’da cografyacı olan herkesin bu makaleyi iyi bilmesi beklenir. Makale lisansüstü çalısmalara yeni baslayan ve yapacagı arastırmalar için temel bir perspektif arayan bütün ögrencilerin temel basvuru kaynaklarından birisidir. Bu nedenle makale, Amerika’da cografyanın nasıl algılandıgını merak eden Türk okurlara önerilebilcek en iyi kaynaklardan birisidir. Muhtemelen bu kadar kısa bir metinde Amerikan cografyasını bu kadar iyi anlatan baska bir yazı yoktur. Bundan dolayı bu Türkçe çevirinin, cografyanın baska ülkelerdeki gelisimini takip etmek isteyen akademisyenlere ve diger ilgililere faydalı olacagı umulmaktadır. Bu çeviride makalenin orijinal formatına sadık kalınmıs, sadece Ege Cografya Dergisi’nin yazım kurallarına uymak için özet yazılmıs ve yazarın kullandıgı kaynaklar, makalenin aslında olmayan Referanslar bölümünde ayrıca verilmistir.

Coğrafyanın İlkeleri

Coğrafyanın temel dört prensibi bulunmaktadır.
1)Nedensellik: Doğal ortam ve insan yaşamındaki tüm değişimler birer nedene dayanmaktadır. Bu nedenle coğrafya olayların sonuçlarını ele almadan önce, mutlaka nedenlerine inmektedir.Örne­ğin: Levha hareketleri sonucunda depremlerin yaşanmaktadır.
2)Karşılaştırma: Dünya’da bir olay yaşanırken, geçmişte mutlaka bu olaya benzer olaylar yaşan­mıştır. Bu nedenle coğrafya daima yaşanan süreçleri geçmiş süreçlerle karşılaştırarak sonuçlara ulaşır.Örneğin:Geçmişte yaşanan depremlerle günümüzde yaşanan depremleri karşılaştırır.
3)Dağılış: Coğrafya tüm olay ve olguların yeryüzünde veya belirlenmiş bir alandaki dağılışını gös­termek zorundadır. Dağılış ilkesi coğrafyaya özgü en önemli ilkedir. Örneğin: Depremlerin Dünya'daki dağılışının harita ile gösterilmesi.
4)Sentez: Elde edilen tüm bilgi ve bulgular bu prensiple bir araya getirilir. Böylece sonuçlara ulaşılır.Örneğin:Geçmişte ve günümüzde yaşanan depremler karşılaştırılarak gelecekte yapılması gerekenleri açıklar.

8 Nisan 2017 Cumartesi

Geçtiğim Yollar



 Merhaba arkadaşlar sizlerle geçtiğim ve geçmek istediğim yolları paylaşıyorum. Yeşil renkli olanlar geçtiğim yollar mor renk olanlar ise geçmek istediğim yollar.

Neden Coğrafya Öğreniyoruz ?


İnsanlar yaşayabilmek ve yaşam düzeylerini yükseltebilmek için çeşitli bilgilere ihtiyaç duyarlar. Bunlardan birisi de coğrafi bilgilerdir.

Coğrafya bizlerin hayatını çeşitli yönlerden ilgilendirir ve bizlere çeşitli konularda yardımcı olur.

Bunların bazıları:

- Yer ve yön bulmada yarar sağlar.
- Haritalardan yararlanmamızı sağlar.
- Yurt sevgisi kazandırır, vatandaşlık bağlarının güçlenmesini sağlar.
- Ülkemizi diğer ülkelerle karşılaştırmamızı sağlar.
- Kalkınma planları hazırlanmasında yardımcı olur.
- Çevre bilinci kazandırır.
- Savaş sırasında bilgilerden ve haritalardan faydalanılır.

Özgeçmiş

           Merhaba arkadaşlar ben Yağmur Beddur. 25 Haziran 1998'de Hatay'ın Antakya ilçesinde doğdum. Antakya Asi Nehri'nin şehrin ortasından geçip Samandağ denizine döküldüğü bir yerdir. Amik Ovası kurutulmadan önce kuşların göç ederken uğradıkları bir yerdi. Antakya'da defne ağacı ve zeytin ağaçları çoktur. Antakya doğal güzellikleri çok olan bir yer. Gelip görmenizi tavsiye ederim. Babamın işinden dolayı 4 yaşımda Suudi Arabistan'ın başkenti Riyadh'a taşındım. İlkokul ve ortaokulu Riyad Uluslararası Türk Okulu'unda okudum. Riyad sürekli kum fırtınasına maruz kaldığımız bir yerdi. Çölde kurulan bir şehir olduğu kaktüs dışında bitki yoktu. Develer,yılanlar orada yaşayan bazı hayvanlardı. Liseyi Türküye'de okumak için memleketimize geri döndük.  Liseyi Antakya'da Narlıca Anadolu Lisesi'sinde okudum. Şu an Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde sınıf öğretmenliği okuyorum. Bu bölüme isteyerek gelmedim. Hiçbir zaman öğretmen olmak istemedim. Ama yavaş yavaş alışıyorum. Bölümüme alışmaya başladığım gibi Muğla'ya da alışıyorum. Gezecek,görecek çok güzel yerler var.